AŞÛRÂ ORUCU
Muharrem ayının onuncu gününe “âşûrâ” denir. Hz. Aişe validemizin bildirdiğine göre İslâm öncesinde Mekke halkı ve Peygamberimiz “âşûrâ” gününde oruç tutmuştur. Peygamberimiz Medine’ye geldiği zaman Yahudîlerin “âşûrâ” orucu tuttuklarını görmüş, kendilerine bu orucu niçin tuttuklarını sormuş. onlar, “bu gün hayırlı bir günüdür, bu günde Allah İsrail oğullarını düşmanlarından kurtardı. Musa (a.s.) bu günde oruç tuttu” cevabını vermişlerdir. Bunun üzerine Peygamberimiz (a.s.), ‘biz Musa’ya sizden daha evla ve layığız’ dedi, âşûrâ orucunu tuttu ve ashabına da tutmalarını emretti (Buhârî, Savm, 69, II, 251; Müslim, Sıyâm, 128; Tirmizî, Savm, 49. III, 117.).
Ramazan orucu farz kılındıktan sonra da Peygamberimiz (a.s.) âşûrâ orucunu tutmuş ve “Ramazan orucundan sonra en fazîletli oruç Allah’ın ayı olan muharrem ayında tutulan âşûrâ orucudur” (Tirmizî, Savm, 40, III, 117; Müslim, Savm, 38) sözleriyle tutulmasını teşvik etmiştir. Sahabeden isteyen bu orucu tutmuş, isteyen de tutmamıştır (Buhârî, Savm, 69, II, 251; Müslim, Sıyâm, 113-126. I, 792-795) Âşûrâ orucu, muharrem ayının 9. ve 10. günlerinde tutulur (Tirmizî, Savm, 50, III, 128). (İ.K.)